Thursday 6 January 2011

EID AL ADHA HATIRALARI




 22/10/2010
                                                                                                                                   22/10/2010
EID AL ADHA HATIRALARI                                                                                         Doha
Merhabalar,
Bu aralar biraz dagildim konsantre olamiyorum.  Kafamda degisik dusunceler yazilarimdan uzaklasmama neden oluyor. Yillardir beynimin en dip koselerinde saklamis oldugum hayallerim bir bir ortaya cikmaya basladilar. Bazilari gercege donusur gibi olunca hemen o tarafa yoneliyorum. Bu durumda da yazilardan uzaklasiyorum. Icimde yapmak isteyip de yillardir yapamadigim birbirinden bagimsiz her konu basligi ayni oranda dikkatimi cekiyor. Hangisine yonelecegime bir turlu karar veremiyorum. Ruhumdaki bu arsizca saldirilara son derece musamahaliyim. Varsin saldirsinlar deyip ruhumun bu kesfetme donemine elimden geldigince firsat veriyor, hatta kenarda kosede bir yasanmamislik kalmasin diye de tum firsatlari degerlendirerek uyarmaya calisiyorum. Anlayacaginiz tam anlami ile  zevkini cikartmaya calisiyorum. Ben buna ” ruhumun kesfetme sureci” diyorum.
 Aslinda yazacak cok konu var ama yazmaya baslamaya  cok zorlaniyorum. Ekranin karsisina  yazmak icin oturuyorum. Ancak orayi karistiriyorum, burayi karistiriyorum bir turlu yaziya basliyamiyorum. Arada sizlerden ihtarlar geliyor “hadi nerde yeni yazi’ diye. Bu seferde cocuklarina ekmek goturmesi gereken bir ebeveyn gibi yeterince calismadigimi dusunuyor vicdan azabi cekiyorum. Bu konuda en buyuk destekcim Kemal . Yazilarimi muthis sahiplendi. Oyleki her turumuzda yazilarima faydali olmasi icin resim cekiyor, fiyat soruyor, bilgi topluyor, yol gosteriyor. Aramizda espri oldu, insaatin tozlu, toprakli, stresli dunyasindan cikarip kurtarmak icin kendisine is teklif ettim. Ilerde onemli bir seyahat yazari olursam o da bana eslik edecek ve ben sadece yazilarima konsantre olabilmem icin alt yapidaki tum isleri halledecek. Adini da koyduk: Lojistik Mudurum…   Insaatlarin zorlu dunyasindan kurtulup benimle birlikte maceralara atilmak daha cazip geldi bu nedenle bogaz tokluguna calismayi memnuniyetle kabul etti.
Bu kadar uzun surede neler yaptik. Oncelikle bayrami nasil gecirdigimizi anlatayim.
Burada bayrama EID (arapcada tatil anlamina da geliyor) deniliyor. Ramazan bayrami; Eid Al Fitr (fitre bayrami gibi ama yaptigim literature incelemesine gore Fitr arapca kahvalti demekmis) kurban bayrami ise Eid Al Adha. Adha’da kurban. Sizlere mesaj attim.” EID MUBARAK” diye.” Yani bayraminiz kutlu olsun”. Herkes mesajimi almis. Anlamli geri donusler yasadim. Tesekkurler. Burada bayramlar ne gune gelirse gelsin istisnasiz 1 hafta tatil oluyor. Bu yil Turkiye’deki Kurban bayrami  gibi. Bu nedenle Kaan guzel bir tatil yapti. Ama ozel sektor calismaya hizla devam etti. Kemal gibi. Sadece bayramin ilk iki gunu tatil yapabildi.  Bayram sabahi saat 12:00de buradaki arkadaslarimizla Turk Lokantasina gidip bir guzel kahvalti yaptik. Kahvalti da cikartmamislar pide, kebap filan yedik. Turkiyedekiler kadar olmasa da idare ederdi. Ailecek pideci olarak Kircicegini cok severiz. Ozellikle de dil corbasina bayiliriz. Bos kasarli ve kusbasi-kasarli pideleri bizim icin muhtesemdir.  Turkiye’ye gidince hemen gitmeyi hayal ediyoruz. Neyse, kahvalti sonrasi yanimiza biraz da paket alarak uzun zamandir gitmeyi hayal ettigimiz denize dogru yola ciktik. Burasi bir yarim ada hatta nerede ise ada olacak denli karaya az bagli bir yarim ada olmasina karsin deniz kulturu yok. Ornegin  araplar pek balik tuketmiyorlar. Bunun devami olarak da denize girmiyorlar. Kemal’in bir sozu var. Arap deniz kiyisinda denize sirtini verip cole bakarak oturur diye. Dolayisi ile hic bir yerde tesis yok.  Kiyidaki herkes yabanci idi. Sozgelimi yanimizdaki grup Zimbabve’denmis. Hatta kucuk kizlarinin resmini cektim. Face’te. Cok sevimliydi. Diger  tarafimizdaki grup ise Avrupali di. Herkes kendi kulturune gore egleniyordu.  Zimbabveliler mangal yaptilar. Avrupalilar misir gevregi yiyip bol bol yuzduler, badminton oynadilar.  Araplar (Katari olmayanlar) ise erkek erkege oynak havalar calip kivirtarak muzik esliginde oynadilar. Ben denize girmedim cunku deniz beni hic cekmedi. Suyun sicakligi yazin Izmir sicakligi kadardi. Hatta Sigaciktaki koylar yazin ortasinda buradan cok cok daha soguktu. Bizim erkekler santiyeci olduklari icin yanlarina oglanlarida alip kocaman kumdan baraj yaptilar. Cok gulduk tatilde bari insaat olmasin dedik. Ama resmen sanat eseri yaptilar. Resimleri face’te. Tabiki yorgunluktan olduler. Hos bir gun oldu bizim icin. Buraya geldigimizden beri gormek isteyipte goremedigim denizi gorme sansim oldu.  Aslinda basta ne kadar deniz icin heyecanlaniyorsam da insanlarla konustukca a beklentilerimi epey dusurmus olmamin faydasini gordum. Insan yinede yarim ada olan bir yerin hic mi guzel denizi yok diye dusunmeden edemiyor.
Kisaca deniz ve balik burada cok yavan…
Yerel baliklar yemek istiyoruz. Aliyoruz kocaman heybetli baliklari benim klasik zeytinyagi, sarimsak ve tuzdan olusan sosumda saatlerce bekletip birde  baligin karnini acip lezzetlensin diye icerisine halka sogan, biber koyuyoruz. Nafile… Sanirim tatli su ve sicak deniz baliklari boyle oluyor. Soguk denizlerde baliklar soguga karsi yaglandiklari icin daha lezzetli oluyorlar.  Burada marketlerin balik reyonlarinda daha cok uzak dogulular oluyor. Onlar her turlu ivir zivir seyi aliyorlar. Mavi yengec dahil. Bir ara biz de alalim diye heveslendik ama nasil pisirecegimizi bilemedik. Ben mutfak konusunda cok da yaratici olmadigim icin cesaret edemedim.
Bayrami anlatiyordum konu nereye geldi. Bayramin ikinci gunu Katar Turk kadinlar Birliginin(KTKB) duzenledigi kahvaltiya katildik. Hatirlarsaniz gectigimiz bayramda gitmistik. Bu kez yeni acilan Turk restoraninda oldu. Hatta bu restorana ilk acildigi gunlerde gitmis ve sahibine fikri biz vermistik. Hosumuza gitti bu gelisme. Kahvalti saat 12:00 diye gittik baktik herkes cikiyor anlayamadik. Megerse kahvalti saat 09:30’da imis. Yemekler sogumus, azalmis, tadi kacmisti. Neyse oturduk yedik bu arada da organizasyonu duzenleyen uc kisi ile tanistik ve yaklasik iki saat suren hos bir sohbete dalinca yemeklerin tadini unuttuk gitti.
Bu tatli sohbetten sonra hava cok hos, tipki Turkiye’nin bahar havasi gibi, olunca Kornish’te (Kordonda) yuruyelim dedik. Upuzun bir sahil 10 km filan vardir. Bol bol fotograf cektik. Fotograflar Face’te. Burada ilginc bir de olaya tanik olduk acikcasi benim dikkatimi cekmemisti Kemal uyarinca dikkat ettim. Bu bolgede Arap fistanli polisler var. Bu polisler bekar erkek iscilerin kornishte dolasmasina izin vermiyor ve yanlarina yavasca giderek sessizce bolgeyi terketmelerini istiyor. Bir sure adami takip ettik ve resimledik. Face’te bu resimlerde yer aliyor. Artik isyerinizde bakamiyorsaniz evde bir firsat yaratip bakin derim. Kornishte geleneksel balikci tekneleri var. Gece mehtap turu filan da duzenliyorlar. Onumuzdeki hafta Cuma gunu KTKB’nin duzenledigi boyle bir geziye katilacagiz. Anlatirim.
Kornisten sonra karsi kiyida yer alan Pearl’e gittik.Kornish ve Pearl Izmirde Karsiyaka-Guzelyali gibi olarak hayal edin lutfen. Pearl buranin en prestijli bolgesi. Dubai’deki Palmiye adasina benzetilmeye calisilmis. Soyle bir genel bilgi vereyim deniz doldurularak  yaratilmis Limanda ultra lux apartmanlar bunlarla  uyumlu magazalar, kafelerden olusuyor.  Yani tekneni evin onune baglama imkani sunuluyor . Bu arada sehir hayatinin tum nimetlerinden faydalanarak tabiki.  Dunyanin en lux markalari giyim, otomotiv, puroya kadar  burda. Dubai’deki palmiye adasi buradan cok daha buyuk ve kapsamli idi hatta icerisinde birde meshur Atlantis oteli vardi. Orada sahildeki evler villa tipi dublex iken sadece icerdekiler daha yuksek katli  idi. Burasi ise sadece yuksek katlilardan olusmakta. Halen insaatlar devam ediyor zamanla belki olabilir. Ama cati dublex katlarinin manzarasi cok hos olsa gerek. Gectigimiz gunlerde bir Turk arkadas Pearl’de oturdugu evin gece ve gunduz manzarasinin olarak cektigi fotograi gosterdi  dogrusu cok hostu. Pearl’de insaatlar bittikce bolgeye bir ad verilerek halka aciliyor. Su anda Porto Arabia bolgesi acilmis durumda. Yesil, estetik ve tertemiz bir bolge olarak Katar’in farkli bir yuzunu temsil ediyor. Estetik dedim ama deniz kenarinda yurume yolunun epoksi gibi hastane , fabrika, okul zeminlerinde kullanilan bir malzeme ile kaplanmis olmasini anlayamadik. Ayrica  korkuluklarin demirleri de cok alakasizdi.Neyse face’te cektigimiz resimleri koyduk . Bir zahmet bakiverin. (artik face bakmaniz sart oldu) Bu arada o siyah korkuluklari temizleyen en az uc kisi gorduk ellerinde hani su toz alma supurgeleri varya onlardan. Adamlar tum gun boyunca korkuluklardaki tozlari aliyorlar. Korkuluklar siyah olunca toz hemen belli oluyor ya yaklasik 1 km.lik mesafeye 3 adam yerlestirmisler tum gun toz alsin diye. Lukse bak.
Pearl yakininda insanlar denize giriyorlardi. Ama denizin olu bir ic deniz hali vardi. Hic hareket yok. Deniz sahil boyunca dumduz giderken kiyiyi doldurarak girinti- cikinti yapmislar ki daha cok ev yapilsin sahile. Sonucunda daha cok ev satilsin para kazanilsin. Bu yaratilan suni sahillerde suyu bulandirmis.  Ancak su temiz ve denize girilebilyor. En azindan Turkiyedeki sehirlerdeki sahiller gibi degil. Hatta su hareketlensin diye dis denizden aldiklari suyu sahile basiyorlardi. Korniste cektigimiz resimler arasinda gorebilirsiniz. Ben ilk gordugumde” aaaa kanalizasyon” dedim. Kemal durumu acikladi. Basilan suyun debiside oldukca yuksekti.
Bayramin ucuncu gunu tekrar Pearl’e gittik. Bu kez Kaan gelmek istemedi. Iyice bir tavaf edip bol bol fotograf cektik. Hava da guzeldi. Tam bahar havasi. Bu arada fotograflarda gordugunuz teknelerin sahipleri hangi seyhtir nasil bir hayat yasar deyip hayal kurarken; aaaa baktik bir tanesi ve en cafcaflisi hareket ediyor. Icerisinde Endonezyali cocuk bakicisi da dahil oldugu halde. Ohh ne sansli kadin filan derken bol bol fotograflarini cektik. Yine face’te. Neyse yurumeye devam ediyoruz. Bir baktik kucuk bir tekne icerisinde 3 erkek 2 kadin Avrupali tipli. Bak dedik Avrupalilar gelir gelmez bir tekne almislar. Keratalar bilirler keyif yapmayi. Tekne durdu. 2 kadin 2 adam indi 3. adama hoscakal deyip el sikistilar hizmeti icin tesekkur ettiler filan. Aaaaa tekne meger kiralikmis. 2 ciftte kiralamis megerse bu tekneyi. Bizim neyimiz eksik bizde bir bakalim nasil kiralaniyor filan diye oradaki sirin zencimsi- asyalimsi  iskeletor gibi zayif delikanliya sorduk. Delikanli kosa kosa yanimiza geldi ve basladi aciklamaya. Aslinda buradaki gordugumuz teknelerin cogunun calistigi  sirkete ait oldugunu ve istenirse saatlik olarak bile kiralanabildigini soyleyince cok sasirdik. Hani o az once anlattigim o devasa yat mi denir ne denir o bile kiralik oldugunu soylemesin mi?  Yani arap seyhi de olsa ne kadar parasi olursa olsun tekneye yatirim yapmiyor. Bu sefer de” cani isterse kiralayip hevesini alip havasini basiyor” diye dusunduk. Neyse tekne turlari hakkinda bilgi almak icin bizi acentaya yonlendirdi. Hatta durum ben de sizinle geleyim dedi. Zaten acentada hemen oracikta imis. Yolda cok merak edip nereli oldugunu sorunca Seysel adalari demezmi. Oglum senin ne isin var buralarda o kadar guzel diyarlari birakip ne hikmet ile geldin diye sorunca da ( bu cumlenin Ingilizcesi tabiki my son diye baslamadi rating ugruna size ekzejere ederek anlatiyorum anlayin artik) herkesin ayni seyi soyledigini ulkesinde de Turizm isi ile ilgilendigini ve yurtdisi tecrubesi kazanmak icin geldigini belirtti. Neyse bu arada acentaya vardik ve tesekkur ederek vedalastik. Bu arada Lojistik Mudurum Kemal sizler icin acentada teknelerin turlari ve fiyatlari ile ilgili ayrintili bilgi aldi. Vallahi onun aklina geldi bak yazinda bu bilgiyi verebilirsin dedi. Sonucta ben sadece kiralamayi dusundugumuz tekne ile ilgileniyordum. Fikir vermesi icin soyluyorum 10 metrelik 1 tekneyi  1 yillik olarak 29.999 QR’a kiraliyabilirsiniz. 24 metreligi de 99.999 QR’a. (yaklasik 40.000TL) bilenler Turkiye ile bir karsilastirsin derim.  Bu arada korfezin disina suni bir ada yapmislar. Oglen 3 seanstan birinde tekne ile goturup birakiyorlar aksamda ayri uc seanstan birinde aliyorlar. Bu seanslari belirlemek yolcu insiyatifinde. 10 dakikalik bu yolculuk icin kisi basi 50 QR aliyorlarmis.  Turk parasi ile 20 TL filan. Turkiye’de yazin tum gun denizde yedirip icirip koy koy gezdiren tekneler 25 TL filan diye hatirliyorum. Zaten burada her sey cok pahali.
Bu yazinin konusu bayramda ne yaptik olunca size bayramda evimizi ziyarete gelen Arap genc ailden de bahsetmek isterim. Kadin adi Nur,  Gym’de tanistik. Suriyeli ve basi ortulu 21 yasinda genc bir ogretmen hanim ama cin gibi masallah. Kocasi ise Lubnan’li. Saniriz 30’lu yaslarda genc bir muhendis. Birde benim cok sevdigim 3 aylik ogullari var SALAH. Ismi Selahattin Eyyubiden geliyormus.
Neyse Salah’a donelim nasil sevimli ( cunku tombis) ve cok uslu. Guluyor  ve uyuyor. Huyunu hic degil ama tipini Kaan’in bebekligine benzetiyorum. Cok uyumlu bir bebek. Onlar bize ziyarete geldiler. Biz de cok mutlu olduk. Cok hos insanlar. Nur burada bebek oncesi calismis ve cin gibi oldugu icin bana cok hos bilgiler verebiliyor. Normalde Araplar ile iletisim kurmak farkli dunyalarin insanlari olarak zor. Ancak bu aile siradanaraplardan farkli olduklari icin kolaylikla iletisim kurabildik. Biz de Salah’a bize yaptigi ilk ziyaret nedeni ile yumurta , cikolata ayrica bayram icin de harclik verdik. Megerse onlarda da adetmis. Bayram tatlilari almistik onlara ikram ettik. Turk kahvesi icmek istediler. Hemen yaptim. Tum bu adetler onlarda da varmis. Onlar da bizi evlerine davet ettiler. Bu arada Salah ile cekildigim fotografim yine face’te.
Aldigimiz tatlilari bayramda sitede calisanlara ikram ettik. Cok memnun oldular. Bizi musluman sanmadiklari icin belki de bayramimizi kutlamamislardi. Olsun deyip biz yine de ikramimizi yaptik.
Kaan genel olarak, Turkiye’de bayramlari sevmezdim ama keske Turkiye’de olsaydik dedi. Eskisehir’de olmayi isterdim dedi. Orada bayramlar daha gelenekseldir. Ben burada yasadigimiz bayrami farkli ve kesfetme ile dolu oldugu icin sevdim. Seneye Allah kerim.
Yazilarimin sonunda sizlere okuduklarimi, izlediklerimi paylasiyorum biliyorsunuz.
Cok hos filmler izliyoruz tv’de her aksam.O kadar guzel aile filmleri yayinliyorlar ki bizim icin aksam 21:00 film saatini iple cekiyoruz. Koyuyoruz onumuze Allah ne verdiyse hem yiyip hem de film izliyoruz. Tabiki bu durum Ingilizce acisindan da gayet faydali oluyor. Hatta sabahlari da arka arkaya 4 film filan koyuyorlar. Firsatim oldukca bakiyorum.  Ayrica dun AVATAR’in DVD’sini aldik. Kemal izlememis. Hep birlikte soluksuz izledik. Bir suru seyi hatirlamadim. Tanrim ne unutkanim. Bu arada Kaan replikleri bile soyluyordu. Ben oyle bir sahne oldugunu bile hatirlamiyorum. Oysaki birlikte izlemistik. Film Superdi. Zaten boyle ozel filmlerin orjinal formda kolleksiyon yapmaya basladik. (Yazdan beri). Cok eski John Wayne ve Rita Hayworth filmlerini nerede bulabilirim bilen varsa soyleyebilirmi ltf. Sener Sen, Hababam Sinifi filan sahip olmak istedigim seriler. Su an isin basindayim. Neyse yine dagildim. Bu arada cok gitmek istedigim Social Network filmini kacirdik. Bir gittik seans 15 dakika olmustu baslayali. Haftaya geliriz dedik film gitmisti. Inanamadik. Turkiye’de nasildi durumu bu kadar kisa mi kaldi? Gidenler begendiler mi?
Bu donemde Soner Yalcin’in “Siz kimi kandiriyorsunuz” kitabini okudum. Altinda da “Yakin tarihin gayriresmi notlarinda gercekler ile yuzlesmeye hazir misiniz” yaziyor. Soner Yalcin’in okudugum ilk kitabi idi. Cok akici ve sade bir dille yazmis. Bizim gibi kendi tarihini cok beylik ifadelerin disinda verilmeyen bir egitim almislar icin son derece faydali bir kitap. Hatta tarihimizde arsivlemenin ozellikle de Ingilizlerin ellerinde oldugu icin tarihte bircok sahsiyetin iyi adam gosterildigini aslinda o adamin Ingilizler icin iyi ancak vatanini satan bir kisi oldugunun altini ciziyor. Ornekler veriyor. Oncelikle popular olaylardan turbanin cikisina deginiyor. Burada Erdogan ile karisinin tanismasina kadar gidiyor. Islami kesimin onemli isimi Sule Yuksel’in enteresan hayat cizgisinden soz ediyor. Bu arada birakiniz turbanla okusunlar okul bitince ne oluyor hepsi evinin hanimi deyip basliyor tektek isim vermeye. Cumhurbaskani, basbakan kizlari, bazi bakanlarin okumus esleri hatta Disisleri bakaninin karisi doktor (bu arada Kemal’in de liseden sinif arkadasi imis) okudularda da ne oldu hepsi ev hanimi diyor.Baska,Turkiyeyi cok uzun yillardir, Osmanlinin son donemlerinden beri,  Gumushanevi dergahinin yonettigini soyluyor. Su anda yonetimde kim varsa bu dergahtan gecmis. Isim isim veriyor. Bende kitabi okuyunca bizden ne kadar farkli dunyalar var ve biz catlasak patlasak ipin ote yanina gecemeyiz fikri olustu. Bu insanlarin aile kulturleri olmus artik. Aile buyukleri cocuklara bu dunyada yer aciyorlar. Sonucta o aileler soz sahibi oluyor. Bizler memurus modunda, kucuk dunyamizda,  yarini kurtarma cabasinda yasayip gidiyoruz piyon gibiyiz fikri olusuyor. Tarihi o kadar spesifik olaylara deginiyorki tarihci olmadigina inanamadim. Bir gazeteci gozuyle bu kadar arastirma yapmasi muthis. Ornegin Kurtulus savasindaki teyyarecileri anlattigi bir bolum var hakikatten cok iyi bir arastirmaci oldugunu iyice ortaya koymus.  Bundan sonra bay Pipo’sunu okuyacagim. Yazdiklarima bakip ne kadar entellektuel oldugumu sanmayin bu kitap 2008 de piyasaya cikmis. Bir turlu vakit ayirip okuyamamisim. Belki sizler okumus olabilirsiniz. Okumadi iseniz de tavsiye ediyorum. Simdi SAHBABA kitabina basladim. Vahidettin’i anlatan bir kitap. Tarihci Murat Belge yazmis. Aldigimiz tarih derslerinde Vahidettin’I vatan haini diye ogrenmistik hatirlarsaniz. Iste kitapta ailesi ozellikle de kizi Sabiha Sultan’in ve cevresinin destegi ile arsivlerine uzanarak Vahidettin’in insani boyutunu ve  ulkeyi terketmesine sebep olan o gunun kosullarini kendisine ait yazismalar araciligi ile ortaya cikartiyor. Kitabin basinda kizinin babasinin vatan haini imajini yillarca uzerlerinde tasimanin acisini anlatiyor. Gercekten etkileyici. Kitaba yeni basladim bir sonraki yazimda yorumlari verecegim.
Evet basta da belirttigim uzere yaziya baslamak zor ama gordugunuz uzere basladimmi da birakamiyorum bir turlu. Neyse bayram sonrasi isyerlerinize dondugunuzde bilgisayarda yazimi group gune guzel bir baslangic yapabilmenizi diliyorum. J Bu nedenle yazimi 15 dakika icierisinde yollamam  gerek. Su anda burada saat 08:44. Turkiye 1 saat geri.
Ancak firsatiniz oldukca sizlerden de geri donusler- yorumlar bekliyorum. Facebook’ta “neseylegezerken” bolumunde tum bu anlattiklarimin resimleri var. Lutfen bakiniz. Ayrica www.neseylegezerken.blogspot.com  adresindeki bloguma giriniz yorum yaziniz ankete katiliniz. Biraz calisiniz. Hep is, hep coluk cocuk nereye kadar. Bugun nese icin ne yaptim diye sorunuz kendi kendinize. Sayenizde blogumun hareketlenmesini istiyorum.
Herkese mutlu,saglikli,  guzel gunler dilerim. Guzel bir tatilin ardindan gununuzun mutlu gecmesi dileklerimle…HOSCAKALIN…
                                                                                                                                 

No comments: