Wednesday 5 January 2011

BACK to SCHOOL

BACK TO SCHOOL
 Katar’da her yerde ‘’Back To School’’ yaziyor. Okullar aciliyor, okula donus anlaminda. Sanki ‘’Back to school ‘’bayrami yasaniyor.
Bizde bu bayram ruzgari ile 19 Eylul sabahi hayirlisi ile okula basladik. Okul sabah 07:00 de derse basliyor. Bizim gibi freshman’lere 06:45 de  sunus ve tanitim icin amfide olmamiz gerektigini soylediler.  Bu kadar erken saati duyunca once bir irkildik. Okulun eve uzakligi araba ile ortalama 25 dakika kadar. Bu demektir ki en gec 05:30 gibi kalkmaliydik. Burada hayat oldukca erken basliyor. Bu durum buradaki  hayata bundan boyle bizim de katilmaya basliyor olmamiz anlamina geliyordu.
Normalde okul sabah 07:00 de basliyor. Sali gunu haric 14:00 te bitiyor. Sali gunleri 12:00 de bitiyor. Ogleden sonra isteyenler icin okulda aktiviteler varmis. Anlayacaginiz okul erken baslayip erken bitiyor. Ve koskocaman bir ogleden sonra size kaliyor.
Sabah yepyeni umutlar ve nese icinde kalktik. Kaan az da olsa heyecanli idi. Neyse evden ciktik ki sokaklar  okullarin acilmasi ile birlikte her millet ve irktan kucuk cocuklar ile dolmustu. Cogunlugu uniformali olarak.  Burada uniforma giyme zorunlulugu okula bagli olarak degismektedir. Bazi okullar uniformayi ciddiyetle tercih ederken Kaan’in okulu gibi bazi okullar ise serbest kiyafeti uygulamakta. Okulun serbest kiyafet olmasi bizim icin sevindirici oldu. Boylece Kaan okul kiyafeti giymekten kurtuldu.  Simdilik hepimiz hosnutuz.
Cocuklarin ozellikle de yeni baslayanlarin halleri hangi milletten olursa olsun ayniydi. Cekingen ve heyecanli. O kadar sevimli gorunuyorlardi ki. Zencisi,Cinlisi, Hintlisi, Avrupa veya  Amerikalisi… Sonucta hepsi ayni duygulari paylasiyorlardi… Yolda bir minik Hintli kiz gordum’ enikonu minicik. Uzerinde Hint okuluna ait bir kiyafet. Bu kucuk kizin artik neden bilmiyorum saclarini da sifira vurdurmuslar. Okulun kareli etekli uniformasi icinde, endise ile annesine sokulmus, sacsiz basinda iyice belirginlesmis zaten kocaman olan kara gozleri ile etrafini  inceleyisi vardi ki gormeye degerdi. Insanin icinden sarilip sarilip ’’korkma senin yanindayiz, seni hic birakmiyacagiz’’ deyip sakinlestirmek geliyor. Bu duygu, okula ilk basladigimiz gunlerde  hepimizin asagi yukari tattigi evrensel duygudur. Kizil sacli olanlar, asyanin cekik cizgi gozluleri,karalar, sarilar, cocuklarin hepsi ama hepsi ayri ayri cok sevimliydiler.
Bir gun once gazeteler uyarmisti ayni Turkiyedeki gibi okullar aciliyor trafige dikkat diye. Hakikatten sabahin 06:00-06:30 arasinda trafik cok yogundu. Hatta ilk defa yolda trafik polisi gorduk. Bu kadar emniyetli bir ulkede ortada hic polis gormemistik bugune degin. Zaten dikkat ettigim kadari ile hangi ulkede ortada polis dolaniyorsa orada emniyet sorunu var demektir.
Neyse sag salim okulumuza vardik. Ortalik ana baba gunu. Okulumuzda da yine her cins ve milletten insan var artik saymayayim.  Okulda ilgimi ceken olaylari aktarmak isterim.
Basi bagli ogrenciler, ogretmenler ve calisanlar var.  Turkiye icin ciddi sorun olan bu durum burada gayet siradan bir durum. Herkes inanci dogrultusunda  gayet rahat bir sekilde yasiyor. Buradan Turkiye’nin durumunu absurd karsiladigim anlasilmasini istemem. Her ulkeyi o noktaya getiren kosullari gozardi etmemek gerekiyor.
Dikkat cekici bir diger durum ise okulda fotograf cekilmemesi idi. Dusunsenize hicbir aile fotograf cekmiyordu. Ben asmisim makinami boynuma buyuk hayal kirikligi icinde Kemal’in uyarmasina ragmen bir ceken gorsem de cesaretlenip ceksem diye bekledim ama ellerim bos kaldi. Maalesef kimse cekmiyordu.Dayanamayip bu durumu Kaan’in mudur yardimcisina sordum. Kendisi de safkan Ingiliz.  Benim hic aklima gelmeyecek bir cevap aldim. Evet oncelikle arap aileler kizlarinin ozel yasantisinin baskalari tarafindan gorulmesin diye istemiyorlardi. Cunku bazi arap kizlari okulda baslarini aciyorlarmis. Bu durumu tahmin edebiliyorum. Genel olarak tum arap ulkelerinde fotograf sevilmez. Hatta Dubai gibi, en modern arap ulkesinde, degil insanlarin, Carrefor’da ilginc meyve ,sebze ve baliklarin Kemal’in uyarisina inanmayip resimlerini cekmek istemistim. Calisanlar uyardiginda inanamamistim.  Mudur yardimcisi ayrica bu fotograf konusunda baska bir sey de soyledi ki bu benim hic aklima gelmemisti.  Ingiltere’de de zirt pirt fotograf cekmek yasaklanmis. Bu durum  facebook ve internete izinsiz fotograf konulmasini onlemek icin alinmis kararmis. Olayi  insan haklari cercevesinde ele aliyorlar. Bizimki gibi, cocugunun resmini cekebilmek icin baska cocuklarin ve insanlarin onune gecip, dunyada sadece benim cocugum var diyen bir millet icin oldukca ilginc bir durum. Ben cok saygi duydum dogrusu. Dolayisi ile resim filan cekemedik. Bu duruma en cok Kaan sevindi. Cunku o benim onun resmini cekmemden hep nefret ederdi.
Neyse okulda amfide kisa bir tanitim oldu. Hersey saatine uygun gitti. Ogretmenler kendilerini tanittilar. Sorumluluk alanlari hakkinda kisaca bilgi verdiler. Tesekkur ettiler.
Saat 07:00 hava 40’C civari cok sicak oldugu icin okulun kapali avlusunda toplanildi ama bize ilginc gelen mars,  konusma gibi seyler olmadi. Her sinifin toplanma yerinde sinifin ismi ve subesi yazan bir pankart  ve cocuklarin ayakta beklememeleri icin kurulmus portatif masa sandalyeler vardi. Portatif masa ve sandalyeler aynen siniflarda olanlar gibi ogrencilere ozel  yaptirilmisti. Yani cocuklar ayakta toreni beklesin diye bir gorus yok. Genelde ogrenci ve ogretmenler selamlasip sakalasiyordu. Ogretmen ve ogrencilerin sicak ve samimi iliskileri rahatlikla gozlenebiliyordu.
Okulda bizi asil esas sasirtan olay ise herkes sinifina girdikten sonra gerceklesti. Bir sureligine  siniflarina giren bazi siniflar, yaklasik yarim saat sonra siniflarindan tekrar avluya cikmaya basladilar. Bizde ne kimler ne yapacak  diye merak ile bekliyoruz.Anladik ki disariya cikan bu grup 1-6.siniflar.Iilkokullar birinci siniftan itibaren subesine gore onde ogretmenleri arkada cocuklar 6. Sinifa kadar yuzlerce cocuk sira ile bagirip cagirmadan, kosmadan, itisip kakismadan, ayni avluda kendilerine ayrilan yerlere sakince oturdular. Cit yok. Yeni baslayanlarda da cit olmayisina cok sasirdik. Herkes kurallara uymayi ogrenmisti. Sadece yeni basladigini sandigimiz minik bir kiz ogretmeninin bacagina sarilmis olarak  icten ice agliyordu. Onda da ses yok. Ogretmende onun elini hic birakmiyordu. Biz neden toplandilar diye dusunurken ilkokulun muduru ortaya cikti ve kendisini tanitti. Cocuklari tekrar gormekten cok mutlu oldugunu belirtti. Guzel bir tatil gecirdiklerini umdugunu soyledi bir iki sakalasti ve inanmiyacaksiniz ama daha sonra icinde bol ‘’good morning’’  ifadesi olan cok sevimli bir okul sarkisi soyledi. Sarkinin sonuna dogru cocuklarinda sarkiya katilmasi icin tesvik etti.    Ardindan tum okulun ilk, orta ve lisenin muduru olan yoneticiyi sahneye davet etti. Bu kisiyi ’Kentucky Firied Chicken ’in sahibi resimdeki amcaya benzeyen sevimli, yasli bir kisi olarak hayal edin lutfen.  South Africa’dan okula Agustos ayinda atanmis. Artik buradan da emekliligini bekliyor. Bu amcada cikti yine digerinde oldugu gibi saygili bir sekilde kendini tanitti. Ozgecmisinden soz etti, cocuklarla epey bir sakalasti onalarla birlikte olmaktan cok mutlu oldugunu dile getirdi. Veeeee  en sonunda baslamasin mi buda sarkiya… Ay vallahi ikisininde sesi ne davudi  imis. Inanamadik dogrusu.
Bu durum dogrusu beni cok huzunlendirdi… Keske ulkemizde de egitimciler boyle sevimli olsa cocuklar ne kadar motive olurlar diye dusundum. Okullarini ve ogrenmeyi severler.Birakin sevimli olmayi,Turkiye’de de ogretmen korkusu , bir ust seviye mudur yardimcisi ve mudur korkulari vardir biliyorsunuz.  Korkularda bile hiyerarsi vardir. Bizim zamanimizda bu korkular nedeni ile ne cok can yanmistir. Simdi hala suruyormu bilmem ama bazen hic sucunuz yok iken siradayagi yersiniz. Ornegin bana birkac kez kismet olmuslugu vardir.Ayrica bazen sevdiklerinden - koruduklarinda da doverlerdi. Benim basima ilkokulda iken soyle bir olay gelmisti hic unutmam acisi hala durur yuregimde. Ilkokul 4.sinifa gidiyorum. Okulun tuvaletleri bahcede. Yagmurlu bir gunde teneffuste uzerime yagmurluk almadan tuvalete gidip islandigim icin nobetci ogretmen (kendisi dayagi ile meshur bir kadin ogretmendi) buyuk sinif cetveli ile bir kac kez elime vurmustu.  Aklinca fiziksel olarak hastalanmamam icin yapmisti. Ya ruhumda actigi yara…
Okul yoneticilerinin konusmalarinda dikkaatimizi ceken bir diger onemli nokta kesinlikle kurallardan, ogutlerden bahsetmemesi idi. Yani sunu, bunu yapmayin yok, ders calisin yok.
Burada haklarini yemek istemem Kaan’in okula basladigi sene okulu yeni acilmisti. Okul sadece 1,2 ve 3. Siniflardan olusuyordu. Kucucuk koylerdeki gibi bir okul izlenimi veriyordu. O zamanin Alman Konsolosunun esi ve mahiyetindekiler Almanya’da okula yeni baslayanlara yapilan kocaman cok guzel renkli bir kullah hazirlamislar ve icerisine hercinsten sekerlemeler ve cikolatalar ile doldurmuslardi. Kullahin uzerini de grafon kagitlari ile kapatmislardi. Okula her baslayan cocuga bu kocaman kullahlardan hediye etmislerdi. Daha sonra bedenlerinin nerede ise yarisina kadarini kaplayan kocaman kullahlari ile tum cocuklari biraraya fotograf cekmek icin topladiklarinda ortaya son derce sevimli bir goruntu cikmisti. Ama buda sonucta bir alman adeti idi. Bu konunun yeri gelince  hep annemi hatirlarim. O zamanki hali gulumseyerek aklina gelir anlatirdi. Abim 1953 dogumludur.  Okula basladiginda 1960 yili olmali okula gitmek icin kapiya ciktiklarinda kurban kesmisler.Hayal edin lutfen cocuk okula gidecek diye zaten heyecanli, o zamanlar simdiki gibi anaokulu filan yok.Ogretmen deyince tanri gibi bir sey hayal ediliyor. Bu duygular ile kapinin onune cikiyor bir de ne gorsun kapida bir vahset gerceklesiyor.Cocuklar zaten hayvanlari sever. Annem abinin yuzu kirec gibi olmustu diye anlatir. Ha birde erkek oldugu icin kesinlikle ne aglamak korktugunu bile belli etmemeliydi. Abimde zavalli ne erkegi siska, masum bir seymis.
Kaan’in sinifinda sevimli bir Turk kizi var. Bensu. Gectigimiz yil gelmis bu okula Ankara’li. Okulu cok sevdigini soyledi.  Genel  izlenim cocuklar okulda cok mutlu idiler. Okulda Kaan ve Bensu’dan baska 8. Sinifta Berke diye bir delikanli daha var. Alt siniflarda da bir kac kisi var.
Ingilterede okullar 6 yasta basliyor ve 6 yasa onlar 1. Sinif diyorlar. Bu nedenle Lise 13. sinif sonunda sona eriyor. Dolayisi ile Kaan 10. Sinif olmasi gerekirken birden 11. sinif oluverdi. Bu durumda  hayatinda hic bir zaman 10. Sinif olmayacak.  11. Siniflar 22 kisiden olmak uzere 44 kisi. Kaan A subesinde. Sinifinda yine her millet var. Hele bir Koreli cocuk varki sormayin. Kelimenin tam anlami ile 2 oda 1 salon. Uzak dogulularin tum ufak tefek genlerine ihanet etmis. Ama yuzunden genc oldugu anlasiliyor. Siniftaki Arap cocuklardan birisi Istanbul’da bir sureligine bulunmus az bucuk Turkce biliyormus. Bir de Turkmen varmis ki bilirsiniz onlarda cok komik Turkce konusurlar.
Yine degisik bir uygulamadan bahsedeyim. Kitaplar okuldan verildi. Evet Turkiye’deki devlet okullarinda da bu uygulaniyor. Ama burada ayrica defterlerde okuldan verildi ve uzerlerine hoca tarafindan isim yazilmis halde.  Ayrica okuldan cocuklara okul hayatlarini programliyacaklari bir ajanda verildi. Ajanda ya  gunluk olarak yapilacaklar yazilabiliyor. Ayrica arka bolumu de sinavlardan aldigi notlari isliyebilmesi icin duzenlenmis. Sinav notlari bolumunde  ayrica her ders icin once kredisi sonra sinavlarda sorulacak icerik ve agirlik puanlari da belirtilmis olarak. Planli olmayi cok onemsiyorlar.
Okulda genel olarak; sorumluluk almak, planli programli olmak, arastirma yapmak, yaratici olmak gibi kavramlar oldukca onemseniyormus.
Ogrenciler derslerini kendileri seciyorlar. Donem basinda ogretmenler tum siniflara girerek verecekleri dersleri tanitiyorlar. Ogrenciler de hedefleri dogrultusunda secim yapiyorlar. Okulda ikinci dil Fransizca ve Ispanyolca. Okulda Almanca’da var ama hangi duzeyde henuz bilmiyoruz. Arastiriyoruz. Ogrenciler secimlerini ilk hafta icersinde tamamlamak durumundalar.
12. ve 13. Siniflarda IB -International Bachelorya- programi basliyor. Burada tam branslasma basliyor. 11. Sinifta bunun hazirligi. Birbirini izleyen dersleri almak en mantiklisi.
Bugun okula gittigi 3. Gun. Sabah cok rahat erken kalkabiliyoruz. Ben 05:15 gibi kalkiyorum. Benden 5-10 dakika sonra Kemal ve 05:40 gibi de Kaan kalkiyor. Inanamiyorun ama hic zorlanmiyoruz. Tabiki aksam da cok gec yatmiyoruz. Kaan tum yaz boyunca hep sabaha karsi yatmisti. Yani geceyi gunduz gunduzu gece yapmisti. Simdi yeni duzenine alisti. Erken yatinca erken kalkabiliyor.Geldigimiz gunlerde ikimizde cok uykusuzluk cektik. Belki alisma surecindeydik belki de klimalar nedeni ile evde cok gurultu olmasindan. Kaan ile yatiyoruz, don don uyuyamiyoruz hadi yine kalkiyoruz. Sohbet ediyoruz, birseyler atistiriyoruz, biraz film seyrediyoruz. Uykumuz var ama uyuyamiyoruz. Kaan alisti ama ben bastaki gibi olmamakla beraber cok derin soyle saatlerce deliksiz uyuyamiyorum. Uykusuz gecelerime yine kitaplar arkadaslik etti. Izmir’den bir bavul dolusu kitap gondermistim Kemal ile. Yanimda 2. Kez okudugum Marlo Morgan’in ‘’bir cift yurek’’ kitabi ile gelmistim yolda okuyarak. O bitti. Muhakkak okumuzsunuzdur.  Avustralya Aborjinilerini spirutuel degerleri ile anlatan ilginc bir kitap.  O bittikten sonra Ahmet Umit’in ‘’Istanbul Hatiralari’’na basladim. Dogrusu Ahmet Umit’in daha once Bab-i Esrar’ini okumustum. Iyiydi. Calisilarak yazilimis bir kitapti. Ancak okudugum kitabi siddetle oneririm. Yazar resmen calismis kitabi yazmak icin. Bir kere karsiniza tarihi zenginligi ile cok farkli bir Istanbul cikiyor . Sanki tarih icinde geziniyorsunuz. Utanc verici ama benim hic bilmedigim seyler. Zaten tarihimiz ne kadar biliyoruz ki… En basitinden soru. Bizanthion ile Konstantinapolis arasinda nasil bir iliski var? Yazar tarih, kriminoloji, mimari, tip, hukuk gibi konulari oturup resmen calismis. Kitap cok hos bir tarih sevgisi asiliyor. Dedigim gibi oneririm. Ama sanki     ‘’Da Vinci sifresi ‘’de boyle bir sey mi acaba diye dusundum. Ben baslarinda birakmistim kitabi. Ruhum o kivamda degildi. Simdi olsa hemen okurum. Hatta bu kitaptan sonra cok iyi giderdi. Gectigimiz yil Abu Dhabi’de once ‘’Ask’’ sonra da ‘’Bab-I Esrar’’ okumak da cok iyi gelmisti. Boylece hic bilmedigim Mevlana ve Sems hakkinda cok sey ogrenmistim.
Evde internet olmadigi icin yazilarimi sizlere cok gec ulastirabiliyorum. Bu hafta internetin baglanmasini bekliyoruz.
Aslinda yazacak cok konu birikti. Ancak bu haftasonu tasindigimiz icin ancak firsat bulabiliyorum.

No comments: