Sunday 15 February 2015

ÇÖLÜN ORTASINDAKİ CENNET









Kim der bu fotograflar  Katar'da çekilmiş.


Burası Katar'ın kuzeyinde Al Khor yakınlarında bulunan halk dilinde ''Jazirat bin Ghannam '' olarak bilinen Purple İsland (Mor Ada). Jazirat Arapça Ada demek. 
Katar bayrağının rengi bu Purple Island'daki mor renkli deniz kabuklarının güneşin yakıcı etkisi ile Marun rengini almasından geliyormuş. İşte Katar bayrağı.

Adanın merkeze uzaklığı yaklaşık 40-50 dakika. En önemli özelliği üzerinde küçük bir Mangrov ormanının olması.
Benim gibi ''Mangrov neydi neydi?'' dememeniz için alın size tanımı. 
MANGROV. Tropik bölgelerdeki çamurlu kıyılarda, ırmak ağızlarında ve bataklıklarda sık ormanlar oluşturan tropik ağaç türlerine ve oluşturdukları bu ormanlara verilen ad. Mangrovlar tuzlu suya dayanıklı ağaçlardır. Tropik bölgelerde görülen gelgit hareketi bu ağaçların büyümesinde en önemli etken. 
Kırmızı mangrov (Rhizophora mangle) gibi pek çok mangrov türü bataklıkların gevşek çamurlarına daha sağlam tutunabilmek için dibe doğru destek kökler uzatır. Bu kökler dipteki çamura ulaştığında yeni mangrovlar oluşturmak üzere sürgünler verir. Böylece giderek çoğalan mangrovlar içine girilmesi olanaksız sık ormanlar haline gelir.
Bazı mangrov türleri de dip çamurundan yukarı doğru üzerinde ufak gözenekler bulu­nan yardımcı kökler salar. "Solunum kökleri" denen bu kökler, gözeneklerinin yardımıyla emdiği havayı çamurun altında kalan ana köklere iletir, böylece bitkinin hava alamayan bölümlerinin de hava almasını sağlar.
Mangrovların bazı türlerinde tohumlar he­nüz ağacın üzerindeyken yani dökülmeden önce çimlenip, gelişmeye başlar. Örneğin, Asya'nın doğu kesimlerinde yetişen bir man­grov türünün tohumları çimlenerek karşıdan dev bir ok başını andıran, konik bir kütle halinde gelişir. Daha sonra ağaçtan koparak dipteki çamur katmanının derinliklerine gö­mülür ve burada büyüyerek yeni bir mangrov ağacı oluşturur.
Kaynak:http://www.msxlabs.org/forum/bitki-turleri/148089-mangrove-rhizophora-mangle.html#ixzz3Ro8gFPpM

İşte yukarıda resimlerde gördüğünüz yeşil bodur ağaçlar Mangrove ormanı ve tam üstteki fotoğrafta da yukarıdaki bilgide bahsedilen kökleri.


Son zamanlarda Purple Island'ın basında epey tanıtımı çıkmaya başlamıştı. Hatta bir tur ajansı burada yürüyüş ve kano turları düzenlemeye başladığı ilanlarını görüyordum. 

Aşağıdaki resim onların ilanlarından.




Epeyce merak etmeye başlamıştım ki imdadıma Doha'nın muhtarı kıvamındaki arkadaşım yetişti. Kendisi Doha Bahçecilik Klubunun üyesiymiş ve Klüp buraya gezi düzenliyormuş. Zamanlama bu kadar denk düşebilir deyip hemen kaydımız yaptırdık.
Geziye ortak noktaları doğayı sevmek olan yine her milletten insan katılmıştı. Doğayı ve doğal yaşamı seven bu insanlar evlerinin küçücük bahçelerinde de her türlü sebze meyve yetiştirebiliyorlarmış. Ben onlara ''tırnaklarının içi toprak dolu kadınlar'' dedim. Bir Filipinli üye telefonundaki resimlerden evinin bahçesini gösterdi resmen orman gibiydi. Filipinler'in her türlü sebze ve meyvesini yetiştiriyor sanırım. Hatta evdeki atıklardan kendi gübresini yapıyormuş. Onlarla Doha'nın yeşil yüzünü tanıdım. Aslında şimdiye değin hiç duymadığım ne kadar gezilecek yeşil yerler varmış öğrendim. Hayran olmamak elde değil. Ne kadar az şey bildiğimi hissettim.

Arabayı adanın girişine bir yere park ettik. Çünkü, bu minik ada anakaraya küçücük bir patika yolla bağlı. Ancak yolun iki noktadan bağlantısı koptuğu için üzeri kaygan olan taşlar dolu sudan geçip devam etmeniz gerekiyor. Dolayısı ile arabalar adaya giremiyor. Böylece de ada bakir kalabilmiş. İyi ki de böyle yoksa bu hafif maceralı yolu göze alabilen  gerçek doğa tutkunları ulaşabiliyor. Aksi takdirde 4*4 arabasından inmeden basıp geçip, çöpünü de arabanın penceresinden atan insanlar gelebilirdi.

Ayrıca bu bağlantı kopukluğu deniz suyunun ormanın içlerine iyice yayılmasını sağlıyor.


Bu minik maceralı geçişi tamamladıktan sonra başladık ada boyunca ilerlemeye. İşte izlenimlerim.


Deniz kabukları; 

Kıyıda deniz kabuğu çok ancak ben Marun renk olanını göremedim. 






Bitki örtüsü;

Yürüyüş yolunda suyun dışındaki bölgeler tipik çöl. Yol üzerinde yürürken serap gibi bu bitki karşımıza çıkıverdi. Şimdiye değin hiç görmemiştim.  






Hayvanlar;

Adada bitkilerden başka minik kara canlıları da bize merhaba dedi.



Göç yolundaki kuşlar, flamingolar.

Deniz canlıları açısından ise, Mangrove ormanlarının bulundukları bölgelerin sığ olması nedeniyle büyük balıkların giremeyeceği bir yer olduğu ve küçük balık yavrularının sığınıp büyümeleri için çok uygun bir ortam olduğu belirtiliyor.


Adanın kıyıdan uzak orta bölgesinin genel görüntüsü kıyıdaki Mangrove görüntüsünden uzak.





Adanın çıkışında Devlet'in büyük bir süs bitkisi üretme çiftliği var. Şeyha Moza'nın destekleri ile kurulmuş. Her yıl bir çeşit süs bitkisi üretiliyormuş. Gezebilirmiyiz diye baktık. Ancak kapalı. İlginç olan içerde kimse de yok gibiydi. Çiçeklere kim, ne zaman bakıyor acaba? Sadece Cumaları açık oluyormuş. Hedefim en kısa zamanda orayı da gezmek.

Yazımın sonunda ben de kendi yetiştirdiğim domateslerimin resmini ekliyorum. Domateslerin hikayesi ilginç. Tohumdan fide haline kadar gökdelendeki bir ev içindeki camın önünde büyütüldüler. Fide haliyle bana geldiler ve bende saksıya göçertip evin önüne koydum. Sonra yerlerini tüm gün boyunca güneş alabilecekleri bir başka noktaya taşıdım. Ama yine de bir süre sonra büyümeleri yavaşlayınca toprak yeterince zengin değilmiş deyip Pazar'dan aldığım koyun gübresi ekledim. Sonra bu hale geldiler.





No comments: