Monday 22 June 2015

ÜRDÜN 1-Amman

Amman
''Nerden çıktı bu Ürdün şimdi? Dünya'da gezecek yer mi kalmadı'' denilebilir.
Ama benim gibi gezmeye merakınız varsa ve hele de sıradan olmayan yerlere daha çok ilgi duyuyorsanız, Ürdün ilginç bir destinasyon olabilir. Avrupa, Amerika çok güzel ama o kadar bilindik ve birbirine benzer olunca pek bir ilginçliği kalmıyor anlatılacak.
Maceramız şöyle başladı. Benim Umre'ye gideceğimi öğrenen Müslüman Malezya'lı bir arkadaşımız ile Umre'ye gitmeden önce buluştuk. Kendisi daha önce tüm ailesi ile birlikte Umre yapmıştı ve deneyimlerini paylaşmak istiyordu. Kendisinin Umre'ye gitme fikrinin oluşmasının ise ilginç bir öyküsü var. Yıllar önce Ürdün'de seyahat ederken birdenbire çok değişik spirütüel duygular hissettiğini ve bu şimdiye değin hiç hissetmediği duyguları yanındakilere söyleyince de ''evet doğrudur çünkü Dead Sea yani Ölü Deniz'in yanından geçmekteyiz. Burası bu tür duyguları veren bir yerdir'' dendiğini bunun üzerine arkadaşımız da daha önce hiç hissetmediği bu duygulara çok şaşırdığını ve kendi kendine '' eğer burası bana bu duyguları veriyorsa kim bilir ben Ka'be'yi ziyaret etsem nasıl duygular yaşarım'' deyip ilk fırsatta tüm ailecek Umre'ye gittiğini ancak hiç de aynı duyguları hissedemediğini, Ka'be deneyimini hep kaçırılma korkusu, pislik, kalabalık, aldatılma olarak hatırlayıp bir türlü ibadete konsantre olamadığını sadece iyi olarak 5 * otel ve açık büfe yemekler olarak hatırlıyordu. Aslında tüm bunları benimle Ka'be konusunda çok bir şey beklememem konusunda uyarmak amacıyla paylaşıyordu ama  Ölü Deniz konusunda söylediklerinin bizde merak uyandırıp kulağımıza su kaçırdığının farkında bile değildi.
Kader ağlarını mı örüyordu yoksa biz bunu iş mi edinip kaderin ağlarını mı örüyorduk anlayamadım Tam da o günlerde Ürdün gezisini birlikte yaptığımız arkadaşımın yakın arkadaşı'nın tayini de Ürdün'e çıkınca bu bize bir işaret deyip ''gider miyiz'' diye konuşmalara başladık.  Çok da fazla düşünmeden hazır bizi yönlendirebilecek birisi olunca ''hadi atlayıp gidelim''dedik.
Bu arada ikimizde çalışıyorduk. Bu nedenle hafta sonları ile bileştirerek ancak 4 gün vakit ayırabilecektik. Bu yıl rotama kutsal ziyaret ile başlamıştım. Bu nedenle hem Ölü Deniz hem de Kudüs'ü görmek için heyecanlanıyorduk.  Hedefim Akabe, Petra, Vadı Rum, Ölü Deniz ve özellikle de Kudüs'ü görmekti. Ancak Kudüs'te pasaportlara damga vuralacağı için Katar'a aynı pasaport ile giremezdik. Bu nedenle Kudüs'ten, zaman yetersizliği nedeniyle de Akabe'den vazgeçmek zorunda kaldık. Kudüs'e Türkiye'den gitmek daha kolay sanırım. Hatta artık Diyanet İşleri Umre programına bile almış.
Biletlerimizi aldık. Aslında Ürdün'ü biz ucuz bir destinasyon sanmıstık ama her aşamasında ödediğimiz paralara şaşırdık kaldık. Biletleri yaklaşık 1.5 ay önce almamıza rağmen 2.5 saatlik uçuş için kişi başı 450 $ ödedik. Bir de bu bulduğumuz en ucuz bilet. Ürdün Kraliyet Havayollarının biletleri inanılmaz pahalıydı. Uçakları gördük pek bir afilliydiler. Sanırsınız Emirates veya Katar Havayolları. Direkt uçuşlar oldukça pahalı olduğu için aktarmalı olarak ama en kısa sürede varabileceğimiz şekilde Bahreyn üzerinden uçmaya karar verdik.
Bahreyn Katar'ın kuzey batısında. Uçuş sanırım 15 dakika filan sürüyor. Hayatımızın en kısa uçuşuydu. Katar çok küçük bir ülke 11,500 km2 derken, Bahreyn Katar'dan da belki 15 kez daha küçük bir ülke. 780 km2 kadar  Fikir vermek açısından memleketim İzmir'in 12.000 km2 kadar olduğunu belirteyim.
Bahreyn aslında 3 tane adadan oluşuyor. Başkent Manama, en büyük ada Bahreyn'in üzerinde yer almakta. Adanın  güneyden kuzeye doğru 20 km. si boş gibi, kimse yaşamıyor.Yaşam kuzeye doğru giderken başlıyor ve toplam nüfus 1,300,000 kişi civarında.
Bahreyn'i yalnızca havaalanı olarak görsek de bazı şeyler dikkat çekiciydi. Örneğin havaalanındaki kadın görevliler pantolon giymişlerdi ki Katar'da giyemezler. Sanırım daha rahat bir yer. Zaten Suudi Arabistan ile aralarında bir köprü yapmışlar ki Suudiler gece hayatı yaşayabilsin diye söylenir.(25 Kasım 1986 da açılan 25km. lik Kral Fahd geçidi.)

Bahreyn'den sonra 2.5 saatlik bir uçuşla Ürdün'ün başkenti Amman'a varıyorsunuz. Yolculuğumuz rahat geçti. Türkler'den vize istenmiyor. Bir ohh çektim. Avrupa Birliği ülkelerine istenip Türklere istenmemesi de hoşuma gitti doğrusu. Tam bunun keyfini çıkartayım derken macera benim göbek adım misali indiğimizde bizi karşılaması gereken taksi yine ortalarda yoktu.









No comments: