Bölüm;4 TAVAF
Kabe’nin karşısında hiç kıpırdamadan öylecene kalakaldım.
İnsana gerçekten sonsuz huzur veren bir görüntü. O kadar kalabalık ve gürültü arasında sizi alıp başka dünyalara götürüyor.
Ne kadar geçti üzerinden hatırlamıyorum.
İnsana gerçekten sonsuz huzur veren bir görüntü. O kadar kalabalık ve gürültü arasında sizi alıp başka dünyalara götürüyor.
Ne kadar geçti üzerinden hatırlamıyorum.
Bir süre sonra annemin hadi tavaf edelim sözü ile kendime
geldim. İlk gördüğüm anı ölümsüzleştirmek için
çektiğim Kabe fotosu.
Ve annemle birlikte ertesi sabah Kabe’yi ilk gördüğüm noktadan
çektiğim özçekim. Unutulmaz bir anı benim için.
Bulunduğumuz yer tavaf için ayrılan yerlerin ikinci katında
ve Kabe’nin Hacer’ül Esved taşının olduğu doğu köşesini görmekte. Sonradan
burayı çok sevecek ve tavaf edip yoruldukça hep bu köşesinde oturup, ibadet
edip, etrafı seyredecektim.
Annem ilk tavaf’ımızı Kabe’nin yanında yapalım dedi. Aşağıya
indik. Niyet ederek başladık. Tavaf, Kabe’nin Hacer’ül Esved taşının bulunduğu
köşeden başlıyor. Buraya yere yeşil şerit koyup, duvara da yeşil floresan lamba
asmışlar ki başlama noktası olarak her noktadan görülebilsin diye. Çok
ayrıntıya girmek istemem ama niyet ediliyor ve eller Kabe’ye cevirilip sonra üç
kez öpülüyor. Bu arada da dualar ediliyor. İsterseniz kendiniz isterseniz bir
başkası adına Tavaf edebilirsiniz. Tavaf Kabe etrafında saat yönünün tersine 7
kez dönerek ve her tur bitiminde yine elleri kaldırıp dua ederek yapılıyor.
Yaklaşık yarım saat sürüyor.
Bizim Tavaf yaptığımız alt katta herkes Kabe’nin duvarına el sürmek, eşarp, mendil gibi eşyalarını sürüp hatıra saklamak, Hacer’ül Esved taşına dokunmak için birbirini eziyor. Ben hala şaşkınlıkla etrafa bakarken, annem aynı şeyleri benim de yapmam için kolumdan çekti. Ancak, Hacer’ül Esved’e yaklaşmak bile mümkün değil. Erkekler var etrafında. Giden yapışıp kalmış. Ayrılmıyor. Ağlıyor. Müthiş bir kapışma. Bu köşeye bir Mutavva adı verilen bir din polisi koymuşlar. Taşı koruyor. Saldıranlara karşı güç kazansın diye de kolunu asılı bir halka var ona geçiriyor. Başka tutunacak yeri yok. Taşa sevgi gösterisinde ileri gidenleri itekliyor. İşte resmi,
Resimde biraz zor seçiliyor ama umarım Mutavva'yı bulabilirsiniz.
Hacer'ül Esved taşının Müslümanlara Allah tarafından Cennetten gönderildiğine inanılıyor.. Yeryüzüne ilk indiğinde bembeyazmış. Ancak insanlar dokundukça ruhlarındaki kirlilik nedeni ile (ellerindeki kirlilk bile yeter) kararmış. Daha fazla kirlenmesin diye cam bir bölümün içinde Kabe'nin doğu köşesine yerleştirilmiş ve başına da polis dikilmiş. Tavaf bile Hacer'ül Esved'in bulunduğu köşeden başlatılıyor.. Uğruna savaşlar verilmiş kutsal taş.
Ayrıca resmin sağ alt köşesinde duran beyaz giysili kısa boylu adamın başkalarını nasıl ittiği görülmekte.
Hacer’ül Esved taşına yaklaşamadan bile geri döndük. Zaten
bu izdihamı görünce benim de merakım kalmadı. Annem bu kez de Kabe’nin duvarına
elimi sürmem için atakta bulundu. El sürmek konusunda ilk aklıma gelen herkesin
el sürmesi nedeni ile oldukça kirli olabileceği. Yanılmamışım. Epey bir
debelenmenin sonucunda Kabe’nin duvarına ulaştık. Yakından gidip bakınca el
sürülen yerdeki kumaşın resmen yıpranmış ve eskimiş olduğu görülüyor. Burada da
mikrobiyolojik hassasiyetim ve altyapım devreye girerek, her zamanki çözümümü
uyguladım ve boyumda uygun olduğundan ortalamanın erişemiyeceği nispeten az
ellenmiş yukarıdan bir noktaya el sürdüm. Kumaş kendinden desenli. Yumuşacık.
Kemal’in dediğine göre her yıl Türkiye’den getirtilip değiştiriliyormuş ve Kral
bu değişim sırasında bizzat görev alıyormuş.
İnsanlar tavaf yaparken ağlıyorlar, kendilerinden
geçiyorlar, yüksek sesle dua ediyorlar. Tabiki bu arada da sürekli itişip kakışıyorlar.
Herkes ‘’ben ve ailem diyor. Erkekler karılarını korumak için diğer herkesi itip kakıyor. Bir de grupla gelenler çok agresifler. Grubun ihramlı erkekleri kolkola verip halka oluşturuyor ve ortaya kadınlarını alıyorlar. Kalabalık içinde grubun dağılmaması, kadınlarına kimse değmemesi ve birlikte ibadet yapabilmeyi sağlayabilmek için herkese veryansın yapıyorlar. Terminatör gibiler. Önlerine geçen, veya grubu bozacağından şüphe ettiklerinin gözünün yaşına bakmadan ezip geçiyorlar. Prenses karıları ise hanım hanımcık ortada ibadetlerini zarifçe gerçekleştiriyorlar. Bu hareketleri, bizim grubumuzdan daha önce 8-9 kere Umre'ye gelmiş, hac yapmış ve her gün bize sabır diye öğütte bulunan teyzemizi bile en sonunda çileden çıkarttı. Bir baktım Tavaf sırasında söz düellosu. .
Bazen nefesiniz daralıyor. Benim gibi kolostrofobisi olanlar için zor bir durum. Zaman zaman insanların göğsüme oturduklarını hissettim. Ben nedense hiç sinirlenmedim. Sanırım uyuştum.
Bazen nefesiniz daralıyor. Benim gibi kolostrofobisi olanlar için zor bir durum. Zaman zaman insanların göğsüme oturduklarını hissettim. Ben nedense hiç sinirlenmedim. Sanırım uyuştum.
Tavaf istenirse nisbeten daha sakin olan yukarıda bulunan iki katta da yapılabiliyor.
Kabe ile ilgili teknik bilgi isterseniz diye ekliyorum. http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%A2be
okumanızı tavsiye ederim. Kabe’nin etrafında başka mistik değerler de varmış. Ben
de bilmiyordum.
Tavaf ettikten sonra iki rekat namaz kılınarak Allah’tan yapılan Tavaf’ın kabul edilmesi dileniyor. Ancak herkes herkesin üzerinde, doğru dürüst namaz kılınacak yer yok denilebilir. Aslında namaz kılınması için düzenlenmiş halı kaplı bölümler var. Ancak insanlar, Kabe’de yaşıyorlar denilebilir. Buraları kaplamışlar. Uyuyorlar bile. O kalabalık arasında, hatta insanlar üzerlerinden geçerken, bazen taşın üzerinde uyuyabiliyorlar.
Neyse, bir yerlere sıkışıp, ibadetimiz tamamlamaya, namaz
kılarken seccademizin üstüne basıp, önümüzden geçmelerine takılmamaya,
elimizden geldiğince yaptığımız dualara konsantre olmaya çalıştık.
Bende bir parlama, patlama vardır. Ve genelde bu
patlamalarımı kontrol edemem. Önceden, birisi beni itip kakacak veya ibadet
edenleri rahatsız edecek densizlikte bulunsa anında tepki verirdim. Hatta Kemal
bu huyumu bildiğinden ''aman oralarda kendini kontrol et. Sabır ve hoşgörü önemli
bir erdemdir'' demişti. Kendimi kontrol edebilmek konusunda kendime pek güvenemiyordum
doğrusu.
Ancak, ben bile inanamıyorum, kaldığımız o kadar gün boyunca
ve hatta geldiğimden beri hala öfkelenemiyorum. Üzerime derin bir huzur geldi.
Ne kadar ilginç değil mi? Ve bu dünya telaşında ne kadar sürecek acaba?
2 comments:
Neşe ablacım gerçekten çok güzel anlatmışsın. Inşallah huzurun daim olsun, Mevlâ'yla irtibatın gün be gün artsın. Mevla bizlere de nasibetsin.
Çok teşekkürler. Allah sizlere ve tüm isteyenlere de nasip etsin inşallah.
Post a Comment