HİNT
DÜĞÜNLERİ
Hint düğünleri
çok meşhur.
Hindistan’a gelmişken
görmeden dönmek olmazdı.
Ama nerede ve nasıl görebilirdik?
Ama nerede ve nasıl görebilirdik?
Son
zamanlarda Hintli gençler arasında Turistleri, kendi düğünlerine bilet vererek
kabul etme modası var. 100$ vererek düğüne girebiliyormuşsunuz. Ona da razıyız.
Ama bu biletler nereden bulunur?
Jaipur’da aksam yemeğini yememiz için tavsiye
edilen restorana ulaştığımızda Restoranın etrafında bir kalabalık. Bando takımları
ve filler… Bu kalabalık ve eğlence ne derken, hiç beklemediğimiz bir anda aradığımız Düğün salonu bölgesinde olduğumuzu
farkettik.
Yan
yana birkaç tane düğün salonu. Körün istediği bir göz Allah vermiş bir sürü göz
misali. İlk gördüğümüz düğün salonuna sessizce sızmaya karar verdik.
"Sızmak? Ne zekice!
Salona
girmemizle bütün gözler bize çevrildi.
İçeriye
adım attığımız anda, koca düğün salonunda Hintli ve geleneksel kıyafetler içerisinde
olmayan iki kişi olarak sızabilmeyi hayal edebilmek…
İçerisi
rengarenk süslenmiş bir ortam Muhteşem geleneksel kıyafetler ve makyaj. Damat tarafına
da kız tarafına da benzemiyoruz. Zaten kıyafetlerimiz de tam düğünlük. 😂
Hemen
durumu açıklamaya çalıştım. " Meşhur Hint düğünlerini görelim diye merak
ettik, geldik.” Dinleyip, gülümsediler. Rahatladık.
Daha
da iyisi, misafirperver bir biçimde bizi kabul edip sahnedeki gelin ve damat
ile foto çekilmeye davet ettiler. Bu kadarını hayal bile edemezdik doğrusu. Sahnede
Gelin ve damat ile tanıştık. Okumuş mühendislerdi. Tebrik ettik. Bu bir Müslüman
düğünüydü. Biz de Müslümanız deyince, üst başımızla, pek de Müslümana
benzemediğimizi düşündüklerini hissetsek
de yine de çok misafirperver davrandılar. Hatta telefon numaramı alıp sahnede
gelin ve damat ile çekilen fotoyu gönderelim dediler. Ne şans ki o sırada, telefonlarımız
şarjları bittiği için foto çekemedik.
Aksam yemek yediğimiz restoranı çok beğenmiştik. Burası koloniel tarzda mimarisi ile çok güzel bir bahçe içerisinde bir restoran. Hava da enfes olunca ertesi gece bir daha gidelim dedik. Bir gece önce arkadaş olduğumuz Hint Çingenesi Dansçılar zaten "yarin da bekliyoruz" demişlerdi.
Aksam yemek yediğimiz restoranı çok beğenmiştik. Burası koloniel tarzda mimarisi ile çok güzel bir bahçe içerisinde bir restoran. Hava da enfes olunca ertesi gece bir daha gidelim dedik. Bir gece önce arkadaş olduğumuz Hint Çingenesi Dansçılar zaten "yarin da bekliyoruz" demişlerdi.
Müthiş hava, ortam ve geleneksel dansları
izleyerek lezzetli yemekleri yerken yine karsı taraftan gelen düğün sesleri,
havai fişekler vs. seslerine bir süre sonra kayıtsız kalamadım ve ben dayanamıyorum
gidiyorum karşıya dedim. Arada işlek bir yol var. Zaten trafik tersten olunca sağım
solum şaşıyor. Restorandan dışarı çıkınca bir baktım karşıda bulunan düğün
salonundan bando takımı çıkıyor. Ve ardından da beyaza boyanmış bir fil. Düşünsenize
düğün salonuna siz girmeye çalışırken içeriden bembeyaz bir fil çıkıyor. Tabiki
çok ilginç geldi ve başladım filin fotoğrafını çekmeye. Tam bitti yolun karsısına
düğün salonuna geçeceğim, filin üstündeki şoförü😂bana sesleniyor "foto çektin
parasını ver" diye. Bende öyle kameramı almış çıkmışım. Yanımda para yok.
Anlatmaya calıştım. Adam para istemeye devam ediyor. Ben de “para yanımda yok almadım.” diye
anlatmaya çalışıyorum. Baktı ben para vermiyorum, “belki korkutursam alırım.”
diye sürdü fili üstüme. Manzara aynen şöyle, ben önde, fil ve üzerindeki şoförü
arkamda ana caddede koşuyoruz. Ben "No Money, No Money" diye kaçmaya çalışıyorum.
Karşıya da geçemiyorum çünkü hangi taraftan araba geliyor bloke olmuşum. Fil de
arkamdan nasıl geliyor anlatamam. Fil bu kadar hızlı koşar mıydı? O güne değin
izlediğim bütün belgesellerdeki filler ile ilgili bolümler gözümün önünde film serti
gibi geçmekte. Fillerin kinci hayvanlar olduklarını hatırlıyorum. Bırakmaz
benim peşimi. Ne yapsam? Nasıl kurtulsam derken çareyi geldiğim restoranın bekçisine
sığınmakta buldum. Bekçiyi görünce durdular.
Yine de azmimden hiçbir şey eksik olmadı. Fil koşturmuş değil mi bir kork geri dön. Hayatında kaç kere fil koşturur insani. Neyse, fil ve şoföründen kurtulur kurtulmaz yolun karsısına geçip düğün salonuna daldım. Bu başka bir düğün salonu. Düğün salonuna giriş te uzun ve bembeyaz süslü bir koridordan geçerek giriliyor. Bu sefer de bir deve çıktı içeriden. Neyse, deve bir şey yapmadı ama ben düğünün erkekler tarafından girmişim. Hepsi başı türbanlı, sanki bu yüzyılda yaşamıyor görüntülü insanlar. Çok kapalı bir toplum görüntüsünde, oldukça ürkütücü görünüyorlardı doğrusu. Sanki, daha önce hayatlarında hiç benim gibi bir insan görmemiş gibiydiler. Sert bakışlarıyla çok da savaşçı görünüyorlardı.
Yine de azmimden hiçbir şey eksik olmadı. Fil koşturmuş değil mi bir kork geri dön. Hayatında kaç kere fil koşturur insani. Neyse, fil ve şoföründen kurtulur kurtulmaz yolun karsısına geçip düğün salonuna daldım. Bu başka bir düğün salonu. Düğün salonuna giriş te uzun ve bembeyaz süslü bir koridordan geçerek giriliyor. Bu sefer de bir deve çıktı içeriden. Neyse, deve bir şey yapmadı ama ben düğünün erkekler tarafından girmişim. Hepsi başı türbanlı, sanki bu yüzyılda yaşamıyor görüntülü insanlar. Çok kapalı bir toplum görüntüsünde, oldukça ürkütücü görünüyorlardı doğrusu. Sanki, daha önce hayatlarında hiç benim gibi bir insan görmemiş gibiydiler. Sert bakışlarıyla çok da savaşçı görünüyorlardı.
Yine
tek Hintli olmayan benim.
Etrafımı
sardılar. İngilizce bilmiyorlar. Derdimi anlatamıyorum. Dun aksam tek Hintli
olmayandık. Bu aksam da bir üst versiyona geçip Hem Hintli değilim hem de tek kadınım.
Tam koridor bitip te salona geçildiği noktada bembeyaz boyanmış bir at üzerinde
beyaz gümüş rengi kıyafeti ile Damat’ı gördüm. Yüzü gümüş isleme bir örtü ile kapalı.
Yüzü kapalı damat. Ürkme ile merak duyguları arasında gelip gidiyoruz.
Damat
sonra sahneye çıktı ve sahnede 2 damat daha var. Diğer 2 damadın yüzü açık yeni
sahneye çıkanın ise yüzü kapalı. O sırada, eli kalem tutmuşa benzer genç
bir delikanlı gördüm. Gelenekleri hakkında bilgi almak ve mümkünse foto çekmek istediğimi
söyledim. Sağ olsun çok yardımcı oldu. Damadın yüzü nikah kıyıldıktan
sonra açılıyormuş. Anladığım kadarı ile, damatlar at üzerinde sıra ile yüzü kapalı
geliyorlar ve sahnede nikâhları kıyılıyor ve nikah kıyıldıktan sonra yüzleri açılıyor.
Nikah kıyılmadan açılınca bir başkası beğenip kaçırabiliyorlarmış. Ne ilginç değil
mi?
Bu arada Nikah sırasında bile gelin ve damat bir arada değil. Yan yana iki salon var.
Ama bu baya ürkütücü bir ortamdı. Sonradan öğrendiğim damadın yüzünün kapanması çok eski bir gelenekmiş. Bu düğünün bir diğer özelliği de 3 kız kardeşin 3 erkek (kardeş olmayan) ile evlenmesi idi.
Erkeklerin
bulunduğu ürkütücü ortamdan sonra kadınların bulunduğu bölüme geçtik. Burda
kızkardeş olan üç gelinle tanıştık. Foto çekmeye zor ikna ettik. Gelinlerden
birisi oldukça gergindi. Neyseki, bir diğeri,
ikna
edebildi.
Kadınlar
bölümündeki kadınların kıyafet, takı ve makyajları kelimenin tam anlamı ile göz
kamaştırıcıydı.
Bu 2
gece boyunca Hint Kültüründen iki farklı düğün görmüş olduk. 2. Düğün oldukça
geleneksel ve kapalı bir toplumun düğünü olması açısından bizim için bulunmaz
fırsattı. Filden kaçmama değdi doğrusu.
Hindistan'da
ilginç bir adet var. Kadınlar, kocalarının sağlığı ve uzun yaşamı için yılda
bir gün, ay takvimine göre belirlenen ayni günde, oruç tutup dua
ediyorlar. Aynen Müslümanlıktaki gibi gün aydınlanması ile başlayıp gün kararması
ile bitiyor ancak orucun tamamlanması için kocanın yüzünün görülmesi şartı var.
Yani kocanın yaşadığı kanıtlanmalı. Göremedilerse veya adam öldüyse yandın çünkü
oruca devam. Bu gelenek hakkında düşününce bunun zavallı kadınların
kendilerinin icadı olduğunu hissettim. Şöyle ki, çok eskiden Hindistan'da kocası
ölen kadın hemen öldürülüyormuş. Kadınlar da ne yapsın, çareyi, kocama sağlıklı
uzun ömür diye oruç tutup dua ederek, Tanrılarına sığınmakta bulmuşlar.
Jaipur'da kaldığımız otele aksam birden süslü puslu Hintliler gelmeye başladı. Düğün mü var filan derken ben dayanamayıp gidip bu aşağıda resmi olan aileye sordum. Çok sevimli bir şekilde açıkladılar. Oruç sonrası kaldığımız otele kutlama yemeğine gelmişler. Ailenin annesi ve 2 kızı oruç tutmuşlar. Kocaları da modern zaman versiyonu olarak, onları teşekkür yemeğine çıkarmış.
Jaipur'da kaldığımız otele aksam birden süslü puslu Hintliler gelmeye başladı. Düğün mü var filan derken ben dayanamayıp gidip bu aşağıda resmi olan aileye sordum. Çok sevimli bir şekilde açıkladılar. Oruç sonrası kaldığımız otele kutlama yemeğine gelmişler. Ailenin annesi ve 2 kızı oruç tutmuşlar. Kocaları da modern zaman versiyonu olarak, onları teşekkür yemeğine çıkarmış.
No comments:
Post a Comment