UK MACERLARI…
Bölüm 1) Vize çilesi…
Kaan’ın Oxford ve Cambridge’deki IB yaz
okullarına gitme işi kesinleşip, Londra’da yaşayan sevgili arkadaşım Athya’nın
da; hadi ama gelmiyormusun?demeye başlaması ile gitmeyi düşünmeye başladım.
Kararımı almamda Başbakan Cameron'ın gazetelerde okuduğum bir demeci son noktayı koydu. Cameron ''Türkleri, Olimpiyatlara bekliyoruz'' diyordu. Yazıyı mutlulukla üzerime alındım. Hemen haberi Kemal'e ilettim. Koskoca Başbakan biz Türkleri özel çağırıyor davete icabet etmemek olmaz'' deyip gitmeye karar verdim. Hiç bunu ülkenin ekonomik sorunlarına çıkış yolu bulmak için Başbakanın her ülkeye yaptığı bir jest olarak düşünmedim. Vatanım uğruna kendimi yola attım. ;)))
Aslında benim gibi seyahat etmeyi seven biri için, İngiltere’ye gitmek, baştan beri düşündüğüm bir şey olmasına rağmen vize işlemleri gözümü korkutuyordu. İngiltere’nin haberi yok ;))) ama ben Türkiye’ye vize uygulayan ülkelere küsüm. (Tavşan dağa küsmüş durumu). Yıllar önce yakın bir arkadaşımın Ingiltere’ye vize başvurusunu hatırlarım. Kan kusmuşlardı. Kendimiz de en son Kaan’ın başvurusunu yaparken yaşadık. İnanılmaz sorular dizisi. Zannedersiniz ülkeyi satın alacaz. Dahası, randevu ile başvuruya gitme ve 125$’lık başvuru ücreti. Ha bir de randevunuzu kaçırırsanız başvuru ve paranız da yanıyor.
Kararımı almamda Başbakan Cameron'ın gazetelerde okuduğum bir demeci son noktayı koydu. Cameron ''Türkleri, Olimpiyatlara bekliyoruz'' diyordu. Yazıyı mutlulukla üzerime alındım. Hemen haberi Kemal'e ilettim. Koskoca Başbakan biz Türkleri özel çağırıyor davete icabet etmemek olmaz'' deyip gitmeye karar verdim. Hiç bunu ülkenin ekonomik sorunlarına çıkış yolu bulmak için Başbakanın her ülkeye yaptığı bir jest olarak düşünmedim. Vatanım uğruna kendimi yola attım. ;)))
Aslında benim gibi seyahat etmeyi seven biri için, İngiltere’ye gitmek, baştan beri düşündüğüm bir şey olmasına rağmen vize işlemleri gözümü korkutuyordu. İngiltere’nin haberi yok ;))) ama ben Türkiye’ye vize uygulayan ülkelere küsüm. (Tavşan dağa küsmüş durumu). Yıllar önce yakın bir arkadaşımın Ingiltere’ye vize başvurusunu hatırlarım. Kan kusmuşlardı. Kendimiz de en son Kaan’ın başvurusunu yaparken yaşadık. İnanılmaz sorular dizisi. Zannedersiniz ülkeyi satın alacaz. Dahası, randevu ile başvuruya gitme ve 125$’lık başvuru ücreti. Ha bir de randevunuzu kaçırırsanız başvuru ve paranız da yanıyor.
Kaan’ın Oxford ve Cambridge Üniversitelerinin davet
yazısı olduğu halde vizeyi alması tam 5 hafta sürdü. Tesadüf bu ya Bölüm
arkadaşım Jaime’nin kız kardeşi İngiltere’de Dış İşleri Bakanlığında Vize
bölümünde hem de öğrenci vizeleri bölümünde çalışıyormuş. Jaime arada ona soruyordu.
O da bize o masada, bu masada hala bekliyor diyordu. Bize şu masada bu masada
bekliyor dendiği için Qatar’daki vize ajansına telefon etmeyi bırakmıştım.
İçime sinmedi bir süre sonra hadi bir arayayım dediğimde bir baktım bana ‘pasaportunuz
1 haftadır vizesi alınmış şekilde burada bekliyor demesinler mi?’ Kime
inanacağımızı şaşırdık. Hakikatten de
vize alınan tarih 1 hafta öncesini gösteriyordu.
Kaan'ın vize başvurusu sırasında öğrendik ki İngiltere Dışişleri Bakanlığında ekonomik kriz nedeni ile eleman azaltımına gitmiş. İşlerin aksamasında bir de böyle bir etken varmış. Düşünebiliyormusunuz, ah zavallı bir zamanlar üzerinde güneş batmayan İngiltere... Bu hale geleceği düşünülürmüydü? Hem de Olimpiyatlar öncesi.
Ben Kaan öğrenci ve kapı
gibi Oxford ve Cambridge Üniversiteleri davet mektubu var hemen vize alır diye
düşünürken yanılmışım. Çünkü İngiliz arkadaşların dediğine göre kaçaklar en çok
öğrenci olarak ülkeye giriş yapıp, sonrasında kayboluveriyorlarmış.
Tüm bunları bilerek, derin bir nefes alarak, benim için başvuruya yaptık. Canım Kemal’im sağolsun benim için tüm bürokratik işlemleri yaptı. Sanırım, ben hayatta o sorular sinsilesinin altından kalkamazdım. Sinir sistemim ele vermez.
Neyse, tüm bu negatif ve
gerilmiş duygularla yapmış olduğumuz başvurumuzun sonucunu inanılmaz cabuk tam
1 hafta içinde aldık. Hatta bir de komik bir extra para vererek vize
işlemlerinin her aşamasından mesaj aracılıgı ile haberdar olduk. Oysaki Kaan’da
böyle bir opsiyon sunmamışlardı ve
günlerce ‘çıktımı?’ diye telefon ile başvurmuzun durumunu sormak zorunda kalmıştık. Allah’tan vizeye
2,5 ay öncesinden yaptık ta telaşa düşmedik. Ama bu bize başka bir dezavantaj
getirdi. Kaan’ın pasaportunu İngiltere Büyükelçiliğine verdiğimiz için Paskalya
tatilinde yapmayı planladığımız Malezya gezimizi yapamadık.Tüm bunları bilerek, derin bir nefes alarak, benim için başvuruya yaptık. Canım Kemal’im sağolsun benim için tüm bürokratik işlemleri yaptı. Sanırım, ben hayatta o sorular sinsilesinin altından kalkamazdım. Sinir sistemim ele vermez.
Başvurum sırasında
yaşadığımız tek terslik fotografımı standartlara uygun bulunmaması idi. Efendim
benimkisi Amerikan vizesine uygunmuş. Türkiye’de pasaport için çektirmiştim.
Koşa koşa gidip İngiliz versiyonunu çektirdik. İşte İngilizlerin yaptığı bir
çıkıntılık daha. Adamlar her şeyi illa farklı yapacaklar sendromundalar. Olan
bize oluyor. Bizim İngiliz bölüm Başkanı bu duruma kendi bakış açısını koydu ve
; yıllardır vize işlemlerini yapan arap bir memur olarak işlemi yapan kız senin
gidişini kıskanmış zorluk çıkartmıştır, dedi. Ne de olsa kişi kendinden bilir
işi durumu.
Bu kadar acı çektikten
sonra hayatımda bir mutluluk ile daha tanıştım. UK Vizesi alma mutluluğu…
No comments:
Post a Comment