Saturday, 4 May 2013

OXFORD



Cambridge'e gittigim hafta icerisinde bir gun de  gunubirlik olarak Oxford'a gittim.
Bu kez Kaan'i gorebilecektim.

Oxford, Londranin kuzey batisinda yine tren ile yaklasik 1 saat mesafelik bir yol. (80km.)
Sehir, Ingiltere'nin en eski sehri oldugu soylenmekle birlikte, 9. yy. da kurulmus. Anadolu'da bircok sehrin M.O. 5.000-8.000 arasi kuruldugu dusunulurse dunyadaki unune karsin cok yeni bir sehir oldugu soylenebilir. Bu unde dunyadaki siralamada ilk ucte yer alan Oxford Universitesinin onemli bir yeri oldugu kesin.
Oxford, Cambridgeden biraz daha kalabalik olmakla birlikte 150.000 nufusa sahip ama hala alistigimiz anlamda buyuk bir sehir nufusu kadar degil.
Ingiltere'nin nufusunun 60 milyon oldugu belirtiliyor. Bu kadar kucuk nufuslu sehirlerle nasil bu ulke nufusuna ulasiliyor anlamadim dogrusu. Toplam sehir sayisi da Turkiye gibi 80 kusur degil. Degisik kaynaklar degisik sayi vermekle birlikte 50-60 seviyesinde oldugu soylenebilir. Londra'nin nufusu bile 8 milyon seviyesinde ki bu populasyon 14-15 milyon seviyesindeki Tahran ve Istanbul'dan cok dusuk. Anlamadim ben bu isi.

Oxford'u gormek icin heyecanliydim. 
Cunku, benim gezimden bir kac ay once,  Eric Clapton; Phil Collins; Genesis; The Rolling Stones; Led Zeppelin; Crosby, Stills, Nash, and Young; Aretha Franklin; Ray Charles; Yes; Frank Zappa gibi daha bir cok unlunun  yapimcisi, yine meshur Atlantic Records'in kurucusu, rahmetli Ahmet Ertegun'un esi  Mica Ertegun rahmetli esi ile,ikisi adina  Oxford Universitesi'ne hatiri sayilir bir bagis yapmisti.
  http://www.ox.ac.uk/ertegun/m.
Kendi kendime, "istermisin Turk oldugum icin,  Oxford, beni tren garinda karsilasin" dedim.
Ama, inince baktim kimse yok .:(((

Her yerde oldugu gibi Oxford'u da daha baska bir cok alternatif olmasina karsin yuruyerek yalniz gezdim.
Hadi Oxford'u fotograflarla gezelim.

Sehre hemen giriste alttaki taksiyi gorunce, bir kimyaci olarak akrabami gormus gibi oldum. "Benim icin Oxford guzel bir karsilama yapmis" dedim. 
Resimde rahat gorulebilir mi bilmem ama taksinin ustu peroyodik tablo ile kapliydi.


Sonra sehri gezdikce buranin Kimyacilar icin bir cennet oldugunu gordum.


Binalar klasik donem mimarisinde. Ama cok siyahtilar. Sehir tum Harry Potter filmlerindeki goruntu gibi siyahti. Bu benzetmenin sonucunda beni bir surpriz bekliyordu. Surprizimi birazdan aciklayacagim. Simdi kaldigim yerden devam.


Birazcik icimin karardigini soylemeliyim.  Eski sehir  kendimi ortacag Ingiltere"sinde hissettirdi.

 Avrupa sehirlerinin vazgecilmezi bisikletler burada da yasaminin merkezinde yeraliyordu ve zaman zaman asagida oldugu gibi Otantik mimari ile bisikletler guzel bir uyum icinde goruntu veriyorlardi.


Oxford'da tum Ingiltere'de oldugu gibi cok guzel mimari ornekler  gordum.

                                                                         Detaylar muthis.
                             
                                    Bu pasajlar sanrim donem mimarisinin onemli bir parcasi.


                                           Buyuk avlulu binalar sehrin simgesi gibiydiler.




 

 
Birbirinin ikizi kadar benzer bahceler.



Binalarin icleri en az dislari kadar estetikti.
Tavanlar, duvarlar...
 
Yer karolari
Vitraylar

Iste surprize geldik. Bu salonu hatirladiniz mi?


Megerse, Harry Potter filmleri Oxford'da cekilmis. Hic bilmiyordum. Filmin cekildigi meshur Christ Church. ve onun meshur yemek salonu. Resmen ziyaretci akini vardi. Zaten yazar J.K. Rowling Oxford'un fahri hemsehrisi. Sehire ciddi bagislar yapiyormus.


Cok eski bir agac koku kaldirilmamis.

                                       Bahcedeki bu guzel tasarimi yaratici buldum dogrusu.

Kilisedeki dilek kapisi. Okuyunca hasta akraba, saglik, baris gibi evrensel dilekler oldugunu gordum. Ama once "please pray for", standard kalibi ile bizimkilerden daha nazik geldi.


Tum gunun yorgunlugu uzerine donus yolundaki bu kendi birasini kendi yapan minik birahane ile karsilasmak benim icin gunun surprizi oldu. Megerse Clinton'in bile ugramadan gecmedigi meshur bir yermis.
Yaptigim arastirmalarda Oxford'un biracilikta meshur oldugunu gordum.

Birahanenin ici. Clinton'in tercih ettigi menu de belirtilmis.
Birahanenin en ilginc bolumu musterilerin kravatlarinin uclarindan olusan, tavanlara bile tasmis, sonsuz kravat ucu kolleksiyonu.
Kacar mi, serde biracilik olunca, hemen kendime bir guzellik yaptim. Tabiki Ingiltere'ye gelinir de Ale icilmeden gidilmez. Ama ben bir biraci olarak sadece Ale ile de kalmadim tabiki. Yorgunlugumu aldi resmen. Taze bira tadini ozlemisim.

Guzel bira ve yemeklerden sonra sehri donus yolunda ara sokaklari ile gezerken yine ilginc goruntulerle karsilastim.

En alttaki ilan dikkatimi cekti.Neden digerlerine gore parasi az acaba. Potansiyel az oldugu icin olabilir mi? Yine de Turk ogrencilere iyi bir alternatif olabilir diye dusundum.

En eski binalarda bile son derece modern teknoloji uygulamasini gormek sasirticiydi.
                                                                   

                                                                     Town Hall

Tam artik Oxford bitti dedigim sirada sehrin cikisinda cok guzel bir park ile karsilastim. Hele  de Oxford Universitesinin parki olunca dayanamadim, daldim iceriye.
                                         Bitmek tukenmek bilmeyen bir park ile karsilastim.
                                         Alabildigine tipik Ingiliz tipi cim tenis kortlari.

Cok degisik turden agaclarla cevrili yuruyus yollari.




Parkin sonunu getiremeden donus treninin kacirmamak icin geri dondum.
Tren yolunda karsilastigim manzaralar.
Dil ogrenmeye gelmis, Lise cagi ogrencileri. Nasil da pratik yapiyorlar degil mi!!!


Oxford universitesi de bir Kolejlerden olusmakta. Kaan Queen's Kolejde egitim aldi. Yalniz buradaki Kolejler daha bir sehrin icinde ve daha az yesil geldi. 

Oxford Universitesi ile ilgili yapmis oldugum arastirmalarda bana ilginc gelen, sizlere de cok ilginc gelecek siradisi bir bilgiye ulastim. Simdiye degin sizlere hep kultur, sanat, tarih anlattim.. Nereye kadar karin doyurur. Iste asagidaki linkte en alttaki elemandan en ustteki profesore, yoneticilere  kadar Oxford Universitesinde calisanlarin maaslari. Hem de o kadar acik ki inanamadim. Oxford'lu bir Prof. ne kadar maas alir. Iste size hizmet.

http://www.admin.ox.ac.uk/finance/processes/payroll/scales/


Bu arada o kadar yol katedip geldigim Oxford'da Kaan ile toplam uc dakika kadar gorusebildik. Kendisi cok yogundu!!!
Iste kaniti.

Cambridge gibi 7-8 saat boyunca yuruyerek gezdigim Oxford, hatiralarimda, siyah sehir olarak yer alacak.

1 comment:

sevil tekyar said...

Her zamanki gibi neşeli ve coşkulu, aynı zamanda öğretici bir yazi . Fotoğraflara diyecek yok.